top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıİlayda Değirmenci

Genetiğimiz Ne Yiyeceğimizi Belirliyor Olabilir Mi?



Brüksel lahanasının tadından nefret mi ediyorsunuz? Karnabaharı iğrenç buluyor ya da balı çok tatlı mı algılıyorsunuz? Suçlu genleriniz olabilir. Herkesin yiyecek tercihleri, birbiriyle etkileşime giren üç faktörün benzersiz birleşimiyle değişir ve şekillenir. Bunlar çevre (sağlığınız, diyetiniz ve kültürel etkileriniz), önceki deneyim ve yiyeceklerle ilgili duyusal algınızı değiştiren genlerdir. Tat tomurcuklarımız beş farklı tadı algılayabilir - tatlı, tuzlu, ekşi, acı ve umami. Dilimiz bu tatların her biri için birçok reseptör içerir. Örneğin tatlı reseptörler sadece tatlı moleküllerini algılar ve acılığı algılayamaz.


Bir besin tüketmeye başladığınızda, beyniniz bu özel tat (ağızda) ve koku alma (burunda aroma) reseptörlerinden gelen sinyalleri birleştirerek bir lezzet oluşturur. Lezzet, biberin yanması, nanenin ferahlığı veya yoğurdun kalınlığı gibi algılanan diğer özelliklerden daha da etkilenir. İnsanlar tatlı, tuzlu, acı, ekşi, umami tatları algılamak için yaklaşık 35 reseptöre sahiptir. Aromayı tespit etmek için ise yaklaşık 400 reseptörleri vardır. Reseptör proteinleri DNA'mızda kodlanan talimatlardan üretilir ve bireyler arasında DNA kodunda önemli farklılıklar bulunur.



2004 yılında Amerikalı araştırmacılar, koku reseptörlerinin mutasyonel sıcak noktalarda bulunduğunu tespit ettiler. Bu bölgeler normalden daha yüksek genetik varyasyona sahiplerdir. Bu genetik varyantlardan herhangi biri reseptörün şeklini değiştirebilir ve insanlar arasında tat veya aroma algısında bir farklılığa neden olabilir. Başka bir çalışma, herhangi iki bireyin aroma reseptörlerinin %30 ila %40'ındaki farklılıklara dönüşen genetik farklılıklara sahip olacağını göstermektedir. Bu, hepimizin gıdalar için lezzet algımızda farklılık gösterdiğini ve kendimize özgü duyusal dünyamızda yaşadığımızı göstermektedir.


Tatlılığı algılama yeteneğimiz oldukça değişkendir ve kısmen genlerimiz tarafından kontrol edilirler. Yakın tarihli bir ikiz çalışma, genetiğin şekerin ve düşük kalorili tatlandırıcıların tatlı tat algısındaki varyasyonun yaklaşık üçte birini oluşturduğunu bulmuştur. Araştırmacılar, reseptörlerde tatlılığı tespit eden spesifik gen varyantlarını tanımladılar: TAS1R2 ve TAS1R3.


Acının tespitinde de yüksek farklılıklar vardır. Bununla birlikte, farklı acı moleküllerini tespit eden 25 reseptörümüz olduğu için hikaye, tatlı tada göre daha karmaşıktır. Acı reseptörler, zararlı toksinleri yememizi tespit etmek ve durdurmak için gelişmiştir. Bu yüzden acı tat pek sevilmez. Bu acı tat reseptörlerinden biri (TAS2R38), PROP (propiltiyoürasil) adı verilen acı bir bileşiği tespit etme yeteneğini kontrol eder. PROP algılama yeteneğine dayanarak, insanlar iki gruba ayrılabilir; tadımcılar veya tadımcı olmayanlar. Tadımcılar genellikle brokoli ve Brüksel lahanası gibi acı yeşil sebzelerden hoşlanmazlar. PROP durumu, yiyecek tercihlerinin bir göstergesi olarak da kullanılmıştır, tadımcıların daha fazla yağ yediği ve biberleri daha iyi tolere ettiği gösterilmiştir.


Genetik ayrıca kişniş tercihi, kahve sevme ve diğerleri gibi tüm gıdalarla da bağlantılıdır. Ancak genlerin, duyusal karmaşıklıkları ve aynı zamanda çevrenizin ve önceki deneyimlerinizin katkısı nedeniyle bu yiyecekleri tercih etmede yalnızca küçük bir etkisi vardır. Genlerin tat algısı üzerindeki etkisini anlamak, ihtiyaçlarınıza özel olarak uyarlanmış ürünleri kişiselleştirmenin bir yolunu sunabilir. Bu, kilo vermelerine yardımcı olmak için bir kişinin genetiğine bir diyet uygulamak anlamına gelebilir. Gerçekten de genetik test şirketleri zaten bireysel genlerinize dayalı diyet önerileri sunmaktadır.


Kaynaklar ve İleri Okuma

Comentários


bottom of page