İlk Gece Etkisi: Yerini Yadırgamak
top of page
Ara

İlk Gece Etkisi: Yerini Yadırgamak

Güncelleme tarihi: 29 May 2021


Halk arasında “yerini yadırgamak” olarak duyduğumuz durumu muhtemelen yaşamayan yoktur. Alışkın olmadığımız bir ortamda kaldığımız o ilk gece uykuya dalmayı bir türlü başaramayız. İlerleyen saatlerde uyumayı başarsak bile aslında gerçekten uyuyabilir miyiz?


Bilmediğimiz, yabancısı olduğumuz bir ortamda uykumuzun bölünmesine, “ilk gece etkisi” denir. (Tamaki ve ark, 2016). İlk gece etkisinin iki beyin hemisferinden (yarım küresinden) birinin kısmi olarak uyanık tutulmasının bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Uyanık olan yarım küre, bilmediğimiz bu çevreyi uyku sırasında gözetlemekten sorumludur. Böylelikle beynimiz biz uyurken bile olası çevresel uyaranları algılayabilir ve eğer ortada şüpheli bir durumun varlığını hissederse bizi uykumuzdan uyandırır. Diğer bir deyişle bu durum beynimizin geliştirdiği bir çeşit koruma mekanizmasıdır.


Doğadaki bazı canlı türlerinde buna benzer bir mekanizmanın olduğu zaten bilinmektedir. Örneğin; denizde yaşayan memelilerin (yunus ve balina vb.) beyin yarım kürelerinin sırayla uyuduğunu ortaya koyan araştırmalar da mevcuttur. Bu yüzden ilk defa kaldığımız bir yerde uykumuzun bölünmesinin aslında tamamen negatif bir durum olmadığını söyleyebiliriz.


Bununla ilgili olarak genç ve sağlıklı 35 katılımcı üzerinde bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Katılımcıların ardışık iki günlük non-REM ve REM uykusu EEG yöntemiyle kayıt altına alınmıştır. EEG ile kombine olarak Magnetoensefalografi (MEG) ve fonksiyonel MRI gibi görüntüleme yöntemleri de kullanılmıştır. Ekip, özellikle de non-REM uykusu esnasında beyindeki dalga faaliyetine odaklanmıştır. Yapılan araştırmadaki amaç, iki beyin yarım küresi arasında yavaş dalga faaliyeti bakımından fark olup olmadığını gözlemleyip incelemekti. Veriler, aslında sağ ve sol yarım küre arasındaki asimetriyi gözler önüne seriyordu. Ancak bu asimetri sadece non-REM uykusu (derin uyku) esnasında geçerliydi. Buna göre, uyku kayıtlarının alındığı 1. günde derin uyku esnasında sol yarım küredeki yavaş dalga faaliyeti sağ yarım küreye göre daha düşüktü. Ancak bu asimetri beynin belirli bölgeleriyle sınırlı olduğu bulgulandı. Diğer bir ifadeyle, tüm sinir ağları bu yabancı ortama aynı şekilde tepki vermemişti. İki yarımküre arasındaki asimetri özellikle de olağan durum ağında (Default Mode Network, DMN) daha belirgindi. EEG’deki yavaş dalga faaliyeti buradaki nöronlarda daha belirgin olarak karşımıza çıkmaktaydı.



Özetlemek gerekirse, sol yarım küredeki olağan durum ağında izlenen yavaş dalga faaliyetinin büyüklüğü sağdakine göre daha düşük bulunmuştu. Yani sağ yarımküre uyurken sol yarımküre bu yeni ortam için uyanık kalıyordu. Sol yarım kürenin uyanık olması uyku derinliğinin azalmasına neden oluyordu. Yabancı bir yerde uykunun daha hafif olmasının nedeni tam olarak da buydu. Üstelik iki yarımküre arasındaki asimetri ne kadar belirginse uykuya dalma işi o kadar gecikiyordu. Ancak bu yanıtlar sadece ilk günkü derin uyku esnasında ortaya çıkmıştı. İkinci gün itibariyle sol yarımküre de uyumaya başlamıştı. Sonuç olarak, alışık olmadığımız bir ortamda karşılaşabileceğimiz tehlikelerden sol yarım küremizin olağan durum ağı sayesinde korunuruz. Normalde uyku esnasında beyindeki işlevsel bağlantıların çoğu ortadan kalkar ama DMN (olağan durum ağı) uyku esnasında kendini tamamen kapatmaz sadece bağlantılarında azalma meydana gelir.


Kaynaklar ve İleri Okuma

  1. Tamaki, M., Bang, J.W., Watanabe, T. & Sasaki, Y. (2016). Night watch in one brain hemisphere during sleep associated with the first-night effect in humans. 26(9): pp.1190–1194. Published online 2016 Apr 21. doi: 10.1016/j.cub.2016.02.063


bottom of page