top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıHazal Sarıtaş

2021'de Bilimi Şekillendiren 10 İsim!



Bu liste, bu yıl bilimdeki önemli gelişmeleri ve bu kilometre taşlarında önemli rol oynayan bazı insanları araştırıyor. Meslektaşları ile birlikte, bu bireyler inanılmaz keşifler yaptı ve önemli konulara dikkat çekti.


1- Winnie Byanyima: Aşı Savaşçısı


Bu Birleşmiş Milletler (BM) lideri, aşı eşitliğinin savaşmadan gerçekleşmeyeceğini biliyordu. COVID-19 için aşılar var olmadan önce bile, Winnie Byanyima aşıları eşit bir şekilde dağıtmanın zor olacağını tahmin etmişti. 2020'nin başlarında, düşük ve orta gelirli ülkeleri, halklarını aşılamak için tek başına bağışlara güvenemeyecekleri konusunda uyaran birkaç sesten biriydi. Herkese, hayat kurtaran aşıları yapmanın tek yolunun, mümkün olduğunca çok sayıda şirketin bunları üretmesine yardımcı olmak ve ihtiyaç duydukları yere ulaştırmak için dağıtım sistemleri kurmak olacağını savundu. Fakat hiçbir şey istenildiği gibi olmadı. Pfizer Biontech ve Moderna gibi koronavirüs aşıları geliştiren şirketler, fikri mülkiyet haklarına sıkı sıkıya bağlı kaldılar ve zengin ülkeler çoğu dozu kaptılar. Birkaç ülke şu anda güçlendirici dozlar dağıtıyorken, düşük gelirli ülkelerdeki insanların yalnızca %6'sı tek bir doz aldı.


Byanyima, AIDS salgını ile yaşadığı deneyim nedeniyle bu eşitsizliği bekliyordu. 2000'li yılların başında, hayat kurtaran ilaçlar vardı, ancak kendi ülkesi Uganda'da büyük ölçüde mevcut değildi. Dünya çapında AIDS'i sona erdirme çabalarına başkanlık eden Birleşmiş Milletler ajansı UNAIDS lideri Byanyima, çarpıcı bir yorumda bulundu:


"Hayat kurtaran bir sağlık teknolojisini lüks bir çanta sattığınız gibi satabileceğiniz fikri normal değil. Bunu normalleştirmemeliyiz, saygı duymamalıyız ve ne olduğunu söylemeliyiz: ahlaksız, açgözlü ve yanlış!"


Byanyima, bu düşünce tarzını değiştirmek için "savunuculuk grubu" olan Halkın Aşısı İttifakı'nı kurdu. Stratejisi, aşı eşitliğini desteklemenin kendi hedeflerini nasıl ilerleteceğini vurgulayan özenle uyarlanmış argümanlar sunarak güçlü liderleri işe almaktı.


“Hükümetler aziz değildir, ancak insanların taleplerine cevap verirler.” Winnie Byanyima.


Bu mayıs ayında Byanyima ve meslektaşları, Amerika Birleşik Devletleri'nin (güçlü bir patent savunucusu olarak bilinir) Güney Afrika ve Hindistan'dan COVID-19 aşılarını kapsayan, fikri mülkiyet korumalarından feragat etme önerisini savunduğunda, üretim kapasitesini artırma umuduyla beklenmedik bir zaferi kutladılar. Fakat hala yapılması gereken çok iş vardı. Bazı ülkeler ve Avrupa Birliği bu tür bir feragata karşı çıkmaya devam etti ve patente sahip olan şirketler, aşı teknolojilerini lisanslama ve bunları üretmek için gereken bilgileri paylaşma taleplerini reddetti. Şirketler, feragatlerinin durumu değiştirmeyeceğini ve yeniliği baltalayacağını söyleyerek eylemlerini savundular. Byanyima buna karşı çıktı.


Küresel sağlık politikası araştırmacısı Matthew Kavanagh, "Winnie, aşıların varlığından çok önce başlayan aşı eşitliği konusundaki konuşmayı sürdürdü ve diğerleri yetişmek için yarıştı." diyor. Byanyima, bilimin meyvelerinin yaşamı değiştirmesini sağlamak için çalışmaya devam ediyor. "Eşitsizliği azaltacak siyasi kararlar olmadan hiçbir yere varamayız." diye ekliyor.


2- Friederike Otto: Hava Durumu Dedektifi


Friederike Otto son yedi yılını şiddetli hava olaylarını inceleyerek geçirdi. Olağanüstü bir sıcak hava dalgası temmuz ayında Kanada ve ABD'nin Pasifik Kuzeybatısı’nı vurup sıcaklık rekor kırdığında ve yüzlerce insanı öldürdüğünde o bile şok oldu.


Bugünlerde ne zaman beklenmedik bir sıcaklık artışı olsa, insanlar hemen iklim değişikliğinden olup olmadığını merak ediyorlar. Bu tam olarak Otto ve Dünya Hava Durumu İlişkilendirme (WWA) grubundaki işbirlikçilerinin cevaplamaya çalıştığı türden bir soru. Ekip, sıcak hava dalgasının ne kadar büyük olduğunu ölçmek için meteorolojik verileri inceledi, bölge için iklim kayıtlarına göz attı ve iklim değişikliği olmayan varsayımsal bir dünyaya göre, bu tür bir sıcak hava dalgasının ne kadar muhtemel olduğunu bulmak için bilgisayar modellerini çalıştırdı. Sonuç, insan kaynaklı iklim değişikliği olmadan bölgede bu büyüklükte bir sıcak hava dalgasının gerçekleşmesinin neredeyse imkansız olduğu idi. Bu konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Otto, "Bazı yerlerde sıcaklık kayıtları 5°C ile rekor kırdı. Bu inanılmaz bir şey." dedi.


Londra'daki Grantham İklim Değişikliği ve Çevre Enstitüsü'nde iklim araştırmacısı olan Otto, iklim değişikliğinin aşırı sıcak, soğuk, sağanak, kuraklık ve orman yangını faaliyetlerinde rol oynayıp oynamadığını hızlı bir şekilde analiz etmek amacıyla 2015 yılında WWA'nın kurulmasına yardımcı oldu. Şu anda yaklaşık bir düzine iklim modelleyicisi ve istatistikçiyi içeren bu özel gruba başkanlık ediyor.


Birkaç yıl öncesine kadar bilim insanları, iklim değişikliğinin belirli aşırı sıcaklıklar için suçlanıp suçlanamayacağını cevaplamakta zorlanıyorlardı. Otto ve ekibi, 50 kadar modelden iklim simülasyonlarını kullanan bir strateji geliştirdiler. Bu yaklaşım ve oluşturulan çalışmalar artık yaygın olarak son derece sağlam görülüyor. Artan sera gazı emisyonlarının bazı hava aşırı uçlarını (aşırı sıcak veya aşırı soğuk) daha sık ve daha yoğun hale getirdiği artık herkesçe kabul edilen bir gerçek.


Güvenilir iklim verilerinin çoğunlukla eksik olduğu ve yerel araştırma kapasitelerinin sınırlı olduğu güney bölgelerinde çalışmalar daha zor. Ancak bu yerler iklim değişikliğinden ve aşırı hava koşullarından en çok etkilenen yerlerden bazıları. Otto, daha düşük gelirli ülkelerin, daha zengin ülkelerin desteğiyle önümüzdeki yıllarda bu alanlardaki araştırmalarını güçlendirebileceklerini umuyor.


Otto, İsveç'teki Lund Üniversitesi'nde iklim adaptasyonu ve yönetimi üzerine çalışan bir sosyal bilimci olan Emily Boyd ve hukuk bilginleri ile birlikte, savunmasız grupların ve ülkelerin atıf çalışmalarından nasıl yararlanabileceklerini araştıracak.


"Bilim, hükümet eylemlerini teşvik etmek ve iklim adaletini sağlamak için her potansiyele sahip." Emily Boyd.


3- Zhang Rongqiao: Mars Gezgini


Bu mühendis, bu yıl Mars’a ulaşan ve yüzeyine bir "rover" indiren Çin'in ilk başarılı Mars görevine liderlik etti.


15 Mayıs'ta Zhang Rongqiao Çin'in Mars rover'ı, gezegenin kumlu, kızıl ovalarına güvenli bir şekilde inerken gözyaşlarını sildi. Görevi koordine eden Zhang, "Çok bunalmıştım." diyor. İniş, daha önce Mars'a hiç başarılı bir görev göndermemiş olan Zhang ve Çin Ulusal Uzay İdaresi için tehlikeyle dolu 475 milyon kilometrelik bir yolculuğun sonucuydu. Bu süreç, Zhang'a eski bir Çin deyişini hatırlatıyor: "İyi bir kılıcı keskinleştirmek on yıl alıyor."


Çin, Amerika Birleşik Devletleri'nden sonra, uzay ajanslarının umutlarını ezmekle meşhur olan Mars'a bir rover yerleştiren ikinci ülke oldu. Bu gezegene yapılan tüm görevlerin neredeyse yarısı başarısızlıkla sonuçlandı.


Zhang baş tasarımcı olarak, "Tianwen-1" adlı Mars misyonunu inşa eden ve işleten on binlerce kişilik bir ekibin koordinasyonundan sorumluydu. Görev, 2021'de Mars'a ulaşacak üç araçtan biri olmaktı. Diğerleri NASA'nın Perseverance rover’ı ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından teslim edilen bir uydu idi. Çin'in misyonunun başarısı, devlet medyasında defalarca yer alan ancak nadiren Çin dışındaki basınla konuşan Zhang'i ulusal bir kahraman yaptı.


Pekin Üniversitesi'nde Mars misyonundan radar verilerini analiz eden Gezegen Bilimci Wenzhe Fa, Zhang için, "Bilim insanlarını daha fazla bilimsel çıktı elde etmek için misyona katılmaya teşvik etti." diyor.


Çin'in derin uzay misyonlarının büyük bir sıçrama yapması için ülkenin esas olarak mühendisliği göstermek yerine araştırmayı ilerletmeye yeniden odaklanması gerekecek. Avustralya'nın Brisbane kentindeki Queensland Teknoloji Üniversitesi'nde astrobiyolog olan David Flannery, Çin için gerçek araştırma zenginliklerinin bir sonraki gezegensel görev turundan sonra geleceğini söylüyor. Çin, 2024'te asteroit Kamo'oalewa'ya ve 2030'dan önce Mars'a örnek dönüş misyonları başlatmayı planlıyor.


Araştırmacılar, Tianwen-1'in Çin'in yeni ortaya çıkan gezegen bilimi alanına da bir destek verdiğini söylüyor. Flannery, "Şu anda bu görevle yeni nesil bilim insanları yaratılıyor." diyor.


4- Timnit Gebru: Yapay Zeka Etik Lideri


Google'daki işini kaybettikten sonra, bir yapay zeka öncüsü, teknolojideki etikle ilgili soruları gündeme getirmek için bağımsız bir enstitü kurdu.


Yapay zeka etiğini inceleyen bir araştırmacı olan Timnit Gebru, geçen yılın tek kelimeyle korkunç olduğunu söylüyor. Geçtiğimiz yılın aralık ayında, teknoloji devinin çalışmalarını denetlemesiyle ilgili bir skandalın ardından Google'daki işini kaybetti. Kamuoyuna yayılan kovulma haberi, bazıları şirkette de dahil olmak üzere bilim insanlarını şok etti ve binlerce araştırmacı, yapay zekada siyahi karşıtı ayrımcılıkla ilgili endişelerini ve teknolojinin toplumdaki marjinalleşmiş gruplara neden olabileceği zararları göz önüne alarak onu desteklemek için bir araya geldi.


Etiyopya'da Eritreli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Gebru, bir genç olarak savaş sırasında bölgeden kaçtı ve sonunda mülteci olarak Amerika Birleşik Devletleri'ne geldi. Kaliforniya'daki Stanford Üniversitesi'nde doktorası sırasında bilgisayar bilimcisi Rediet Abebe ile birlikte "Yapay Zekada Siyah" grubunu kurdular. Google’dan kovulduktan sonra kendi yolunu çizen Gebru, bu yıl 2 Aralık'ta, Google ile ayrılmasından tam 12 ay sonra, büyük teknoloji şirketlerinden bağımsız olarak yapay zekayı incelemek için bir araştırma enstitüsü başlattı.


Gebru, 2018'de Google'a katıldı ve firmanın etik yapay zeka ekibini Margaret Mitchell ile birlikte yönetti. Çift, araştırmacıların %1.6'sının (şimdi %1.8) siyahi kadınlar olduğu firmada siyahi araştırmacılar için destekleyici bir ortam yaratma konusunda ün kazandı. Ekipleri yapay zekanın potansiyel zararlarını inceledi, Google ürün ekiplerinin teknolojilerinin toplumsal risklerini düşünmelerine yardımcı oldu ve iş gücü çeşitliliğini ve kapsayıcılığını destekledi. Ancak 2020'nin sonlarında Gebru'nun Mitchell ve dış akademisyenlerle birlikte yazdığı bir makale hakkında bir anlaşmazlık patlak verdi. Akıcı nesir üreten ve Google'ın arama motorlarında kullandığı yapay zeka yazılımı olan büyük dil modellerinin çevresel etkilerini ve potansiyel ön yargılarını eleştirdi. Gebru yaşadıklarını ona karşı saygısızlık göstermek, siyahi karşıtlığı ve cinsiyetçilik yapıldığı anlamına geldiğinden bahsediyor. "Bana yaptıklarını asla başkasına yapmazlardı." diyor ve ekliyor, "Google'ın ayrımcılıktan bahsetmemle ilgili bir sorunu vardı."


Gebru, yapay zeka çalışmalarının nasıl yapılması gerektiğine dair olumlu bir model oluşturmak için kendi enstitüsünü kurma konusunda uzun zamandır fikirleri olduğunu belirtti. Bu hayaller, hibe başvurusunda bulunduktan ve birkaç hayırsever kuruluştan 3.7 milyon dolar fon kazandıktan sonra gerçekleşti. Disiplinlerarası bir merkez olan Dağıtılmış Yapay Zeka Araştırma Enstitüsü, büyük teknoloji şirketlerinin sahip olduğu büyük veri kümelerine ve bilgi işlem gücüne bağlı olmayan yapay zeka modelleri ve uygulamaları geliştirecek.


5- Tulio de Oliveira: Varyant İzi Sürücü


Güney Afrika'daki bir biyoinformatikçi, SARS-CoV-2'nin tedirgin edici varyantlarını tanımlamaya yardımcı oldu.


25 Kasım'da Tulio de Oliveira, SARS-CoV-2'nin yeni bir varyantının keşfini duyurdu. Botsvana, Güney Afrika ve Hong Kong'dan alınan örneklerde tespit edilen Omicron varyantının, Oliveira ve diğer önde gelen bilim insanları tarafından enfeksiyon veya aşıların sağladığı bağışıklıktan kaçmasından korktular. Güney Afrika'nın Kwazulu-Natal Araştırma İnovasyon ve Sıralama Platformu (KRISP) Direktörü Oliveira için, ekibinin Güney Afrika örneklerinde başka bir endişe uyandıran SARS-CoV-2 çeşidini keşfettiği önceki yılı ürkütücü bir şekilde andırıyordu. Beta varyantı, bilindiği gibi yabancı hükümetlerin keşfinden aylar sonra Güney Afrika'ya seyahatleri engellemelerine neden oldu.


Oliveira, ilgili başka bir varyantı rapor ederek, Güney Afrika'daki ülkeleri ekonomik olarak cezalandıracak yeni yaptırımlara maruz kalma riskini taşıdığını biliyordu. Ama bunu rapor etmenin doğru bir şey olduğunun da farkındaydı. Brezilya doğumlu biyoinformatikçi, "Bir pandemiyi durdurmanın yolu hızlı hareket etmektir. ‘Bekle ve gör’ iyi bir seçenek değildir." diyor.


Londra merkezli biyomedikal araştırma yardım kuruluşu Wellcome Direktörü Jeremy Farrar, Güney Afrika'da hem Beta hem de Omicron’un hızlı bir şekilde tanımlanmasının, hastalık sürveyansının dünyaya eşit şekilde yayılmasının önemini güçlendirdiğini söylüyor:


"Bir dengesizlik devam ederse, o zaman hastalık sürveyansının sınırlı olduğu yerlerde yeni COVID-19 varyantlarını (hatta tamamen yeni hastalıkları) kırpıp kontrolsüz bir şekilde yayma riskiyle karşı karşıyayız."


Aralık ayında Oliveira, temmuz ayından bu yana Salgın Araştırma, Müdahale ve İnovasyon Merkezi'ni (CERI) kurduğu Güney Afrika'nın Cape Town dışındaki Stellenbosch'a kalıcı olarak taşındı. Merkez, Afrika ve güneydeki salgınları kontrol etmek için çalışacak ve Afrika'nın en büyük sıralama tesisine ev sahipliği yapacak.


Oliveira, zengin ülkeler Güney Afrika'ya seyahat yasağı getirdiğinde son derece hayal kırıklığına uğradığını, çünkü ülkenin yeni varyantları keşfetme konusunda bilimsel beceriye sahip olduğunu söyledi.


Oliveira'nın iki varyant çeşidini duyurmadaki rolü, ona kötü haberler verdiği için ün kazandırdı. Omicron duyurusu yeni seyahat yasakları getirdiğinde, politikacılar da dahil olmak üzere bazı Güney Afrikalılar Oliveira'nın bu tür açıklamalar yapma hakkını sorguladılar. Hatta bazı insanlar genomik gözetim topluluğunu düşman olarak görüyorlar. Ama Oliveira diyor ki, "Biz düşman değiliz, tam tersiyiz."


6- John Jumper: Protein Öngörücü


Bu yapay zeka araştırmacısı tarafından yönetilen ekip, biyolojiyi dönüştüren bir araç yayınladı.


Hemen hemen her proteinin yapısını belirlemek, yani tüm karmaşık kıvrımları, cepleri ve katalitik yüzeyleri, bir web araması yapmak kadar basit olsaydı ne anlama gelirdi? John Jumper ve Londra Deepmind'deki meslektaşları bu yılın başlarında, protein yapılarını çarpıcı bir doğrulukla tahmin etmek için yapay zeka kullanan Alphafold'un halka açıklanmasıyla bu soruyu yanıtlamaya çalıştı.


Illinois, Chicago Üniversitesi'nde biyofizikçi olan ve Jumper'ın eski doktora danışmanlarından biri olan Tobin Sosnick, "Modern biyolojinin yüzünü değiştirecek. İnsanların ‘yapısal biyoloji nedir?’ diye sorduğu bir 2021’den öncesi ve sonrası olacak." diyor.


Jumper, "Ortaya çıktığımda bir proteinin ne olduğunu bile bilmiyordum." diyor. Daha sonra protein dinamiklerini incelemek için makine öğrenimini kullandığı bir kimya doktora programına başlayan Jumper, yapay zekanın bilimsel bir soruna uygulanmasının "gerçekten büyülü" olduğunu söylüyor.


Jumper için Alphafold'un hikayesindeki en ödüllendirici bölüm temmuz ayında geldi. Kendisi ve ekibi, Avrupa Moleküler Biyoloji Laboratuvarı'nın Hinxton, İngiltere'deki Avrupa Biyoinformatik Enstitüsü ile birlikte, insanlardaki hemen hemen tüm proteinler ve diğer 20 model organizma için (toplam 250.000 yapı) öngörülen yapıların yanı sıra ağın temel kodunu yayınladı. Gelecek yıl, bilinen tüm proteinlerin yaklaşık yarısının (toplam 130 milyon yapı) yapılarını serbest bırakmayı planlıyorlar. Jumper'ın ekibi düzenli olarak Alphafold kullanan diğer araştırmacılardan haber alıyor. Jumper için bu tür uygulamalar en büyük iltifat: "Alphafold'un deneycilerin çalışmalarını ne kadar değiştirdiğini görmek gerçekten inanılmazdı. Hayalim gerçekten yararlı bir şey yapmaktı."


7- Victoria Tauli-Corpuz: Yerlilerin Savunucusu


Bu bilim insanı, yerli halkların biyoçeşitliliği ve iklimi korumak için uluslararası tanınırlık kazanmalarına yardımcı oldu.


Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi COP26 İskoçya’nın Glasgow kentinde başladığında, birkaç zengin ülke ve bir düzineden fazla hayırsever kuruluş, benzeri görülmemiş bir bağlılıkla öne atıldı. Dünyanın dört bir yanındaki yerli halklara ormanları ve biyolojik çeşitliliği korumalarına ve karbonu bitkilerde ve topraklarda kilitli tutarak küresel ısınmayı önlemelerine yardımcı olmak için 1,7 milyar dolar sağlama sözü verdiler.


Bu, yerli gruplar için bir dönüm noktasıydı ve kredinin Filipinler'den bir yerli lider olan Victoria Tauli-Corpuz'un onlarca yıllık çalışmaları sayesinde sağlandı. Tauli-Corpuz, hükümetleri, çevrecileri ve hayırsever vakıfları yerli halkların ormanların ve biyolojik çeşitliliğin diğer sıcak noktalarının en iyi görevlileri olduğuna ikna etmek için dünyayı dolaşarak yıllar geçirdi.


Yerli halkların ve dünya ormanlarının kaderlerinin ayrılmaz bir şekilde iç içe geçtiğini fark etti. 35 yıl boyunca BM bürokrasisinden geçerken, Tauli-Corpuz "kale koruma" dediği şeyin güçlü bir eleştirmeni oldu. "Koruma zihniyetinin değiştirilmesi gerekiyor." dedi. Çünkü Dünya'nın biyoçeşitliliğinin ve karbonunun çoğunu tutan ormanlar aynı zamanda dünyanın yerli nüfusuna da ev sahipliği yapıyor.


"İnsanlar bu ormanlarda yaşıyor ve onlarla birlikte çalışmalıyız." Victoria Tauli Corpuz.


Son yıllarda, uydu görüntülerinin yardımıyla, bilim insanları aynı sonuca vardılar. Bu fikir bu yıl ivme kazandı. Yerlilerin hakları, ekim ayında BM Biyolojik Çeşitlilik Sanal Sözleşmesi sırasında tanındı ve eylül ayında Fransa'nın Marsilya kentindeki Dünya Koruma Kongresi'nde benzeri görülmemiş bir ilgi gördü. Yerli gruplar ikinci kongreye ilk kez üye olarak katıldıklarında hükümetleri 2025 yılına kadar Amazon'un %80'ini korumaya çağıran bir önergeyi başarıyla kabul ettirdiler. Ve ilk defa, hükümetler ve bağışçılar COP26'ya gerçek finansman taahhütleriyle adım attılar.


1985 yılında Tauli-Corpuz, İsviçre'nin Cenevre kentinde yerlilerin haklarını araştıran bir BM paneline katılma daveti aldı. Neredeyse çeyrek asır sürdü ve bolca seyahat etti, ancak Tauli-Corpuz çabasının karşılığını gördü. Eylül 2007'de New York'taki BM Genel Kurulu, ilk kez yerli halkların kolektif haklarını tanıyan bir dönüm noktası bildirgesini kabul etti. Tauli-Corpuz daha sonra bu çabayı BM İklim Sözleşmesi kapsamında ileriye taşıdı ve sonuçta 2015 Paris Anlaşması'nda yerlilerin haklarının tanınmasına yardımcı oldu. COP26 zirvesinde, uluslararası ortaklıklar ve karbon piyasalarını düzenleyen bir anlaşmada yerlilerin hakları bir kez daha tanındı.


Şimdi kuruluşuna geri dönen Tauli-Corpuz, dünyanın dört bir yanındaki yerli topluluklarla çalışmaya devam ediyor ve haklarını anlamalarına ve geleneksel topraklarına unvan kazanmalarına yardımcı oluyor. Ayrıca, yerli toplulukların kendi yönetim sistemlerini güçlendirmelerini destekliyor ve bu da projeler önermek ve yeni taahhüt edilen uluslararası fonlara erişmek istediklerinde çok önemli olacak.


8- Guillaume Cabanac: Aldatma Hafiyesi


Bu bilgisayar bilimcisi, yeni bir tür imal edilmiş kağıdın ortaya çıkmasına öncülük etti.


Ürpertici börtü böcek devleti. Göğüs malignitesi. Güneş odaklı kuvvet. Bunlar bir bilim kurgu eserinden gelen ifadeler gibi gelebilir, ancak aslında bilimsel literatürden, bilimsel terimlerden (sırasıyla karınca kolonisi, meme kanseri ve güneş enerjisi) alınan garip çevirilerdir. Fransa'nın Toulouse Üniversitesi'nden bir bilgisayar bilimcisi olan Guillaume Cabanac, her gün akademik makalelerde bu tür tuhaf ifadeler buluyor.


Bu yıl Cabanac ve meslektaşları, kendileri adlandırdıkları bu "işkence ifadelerini" binlerce gazetede buldu. Bu sorunların ayıklanması Cabanac'ın günlük işi, kendisi bilimsel literatürü analiz etmede uzmanlaşmış ve şimdi bu ifadeleri bulmak için günde yaklaşık iki saatini ayırıyor. Bazıları onu komik bulabilir ama Cabanac sorunu ciddiye alıyor, "Bunun olmaması gerekiyor." diyor.


Farkındalığı artırmak için Cabanac ve meslektaşları bulgularını sosyal medyada ve yayın sonrası bir hakemlik sitesi olan Pubpeer'de yayınladılar. Cabanac ayrıca, şüpheli el yazmalarını işaretlemek ve raporlamak için bir web sitesi olan Problematic Paper Screener'ı da kurdu.


Şimdiye kadar Cabanac ve meslektaşları, Pubpeer topluluğundan gönüllülerle birlikte, Elsevier ve Springer Nature gibi tanınmış yayıncıların dergileri de dahil olmak üzere 2.000'den fazla makalede 400'e yakın "işkence görmüş" ifadeyi saptadılar. Bu tür ifadelerin her birinin önce bir kişi tarafından fark edilmesi gerekir; daha sonra, onu içeren kağıtları bulmak için bir arama algoritması çalışır. Cabanac ve bir dizi yardımcı, bu makalelerin her birini manuel olarak taradı. Sonunda, Cabanac işkence gören cümleleri otomatik olarak tanımlayabilen bir program geliştirmek istedi.


Cabanac, çalışmalarının bilimsel literatürün kolaylaşmasına yardımcı olacağını umuyor. Ama bunun kolay olmayacağını biliyor:


"Dolandırıcıların daha az tespit edilebilecek hatalar içeren makaleler yayınlamasına yardımcı olacak yeni tekniklerden korkuyorum. Bu bir köstebek oyunu. Hazırlıklı olmak lazım!"


9- Meaghan Kall: COVID İletişimcisi


Hükümetin epidemiyoloğu, İngiltere’nin COVID-19 verilerini açıklama kurallarına karşı geldi.


8 Ocak öğleden sonra, İngiltere hükümeti epidemiyoloğu Meaghan Kall, İngiltere'de yayılan SARS-CoV-2 varyantıyla ilgili teknik bir belgenin son rötuşlarının yapılmasına yardımcı oldu. Ardından, raporun yayınlanmasından yaklaşık yarım saat sonra yeni bir şey denedi: Kilit noktalarına dikkat çeken bir Twitter thread’i yayınladı.


Kelly, çevrim içi olarak koronavirüs varyantları hakkında artan huzursuzluk ve kafa karışıklığını fark etti ve hükümet verilerinin ne gösterdiğini kamuya açıklamak istedi. İngiltere Sağlık Güvenliği Ajansı tarafından yerine getirilen sağlık tehditlerine yanıt vermekle görevli bir kurum olan patronlarından izin istemedi.


Bu koronavirüs hakkındaki birçok ulaşılabilir ve hızlı açıklamanın ilkiydi. Kall, günlük işinin etrafında hazırlanan ve yayınlanan tweet'leri sayesinde, 2021'de COVID-19 ile ilgili merak edilen sorulara hızlıca cevap veren bir hükümet ekibi için insan yüzü oldu.

Aşıların erken kullanıma sunulması, iyi donanımlı genomik laboratuvarları ve Ulusal Sağlık Hizmeti (NHS) sayesinde Birleşik Krallık, yeni varyantların yayılmasından aşıların etkinliğine kadar koronavirüs hakkında yüksek kaliteli veriler üretmekte başarılıydı. Santa Cruz'daki California Üniversitesi'nde bulaşıcı hastalık araştırmacısı olan Marm Kilpatrick, "PHE'nin verileri kesinlikle paha biçilmezdi ve tüm dünya tarafından COVID-19'un birçok önemli yönünü anlamak için kullanıldı." dedi.


Salgın sırasında onlarca bilim insanı Twitter'da iletişim yıldızları olarak ortaya çıktı, ancak Kall'ın konumu olağan dışıydı. Eylül ayında tweet attı, "Bir memur olarak, gerçeği konuşmak için sınırlı bir kapsamım var." dedi. Bu yıl 6.000'den fazla tweet'te, hızlı koronavirüs testlerinin fotoğraflarını paylaştı ve COVID-19 aşılarından endişe duyan insanları özel olarak mesajlaşmaya davet etti. Bazı meslektaşlarının kişisel olarak destek vermesine rağmen, tweet atmasının patronları tarafından ne yasaklandığını ne de teşvik edildiğini söyledi.


Kelly, halka açık iletişiminin İngiltere hükümeti verilerine olan güvene yardımcı olduğunu düşünüyor. "En sevdiğim yanıtlar, ‘PHE'ye gerçekten çok fazla inancım yoktu, Twitter feed'inizi takip etmeye başlayana kadar gerçekten güvenmedim' diyen insanlar!" diyor.


Kall, Twitter thread’lerini bir araya getirmenin kişisel hayatına girdiğini söylüyor ve meslektaşları ona nasıl devam ettiğini soruyor. "Temel hedeflerimden biri." diyor ve ekliyor: "Gerçekten sadece insanların yetkilendirildiğinden emin olmaya çalışmak ve kendi kararlarını verebilmek için verileri güvenilir bir kaynaktan anlama yetkisine sahip olmak."


10- Janet Woodcock: İlaç Şefi


Bu kariyer yöneticisi, zorlu bir yıl boyunca ABD'nin önde gelen ilaç ajansına liderlik etti.


Joe Biden'in bu ocak ayında ABD Başkanı olmasından sadece birkaç gün sonra, Janet Woodcock'u ABD Gıda ve İlaç İdaresi (FDA) Komiseri Vekili olarak atadı. Bundan hemen sonra mektuplar gelmeye başladı. Bazıları onun lehineydi, 82 nadir hastalık savunuculuğu örgütü tarafından imzalanan biri, liderliğini ve hasta seslerini ilaç onay kararlarına entegre etmeye odaklanmasını övdü. Diğerleri daha az övgüye değerdi: 31 savunuculuk örgütü, ABD Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı sekreterini Woodcock'un FDA'nın dümenindeki zamanını kısa tutmaya çağırdı. "Dr. Woodcock, ABD tarihindeki en kötü düzenleyici kurum başarısızlıklarından birine başkanlık etti." diye yazdılar ve ülkenin şiddetli "opioid (narkotik ağrı kesiciler)" krizinin kısmi sorumluluğunu ayaklarının altına attılar. Onunla ilgili tartışmalar, ajansın tepesinde bir yıl boyunca devam etti.


Eski bir tıp doktoru olan Woodcock, 35 yıllık kariyerinin çoğunu FDA'da, ilaçların ABD pazarı için onaylanmadan önce güvenli ve etkili olmasını sağlamaktan sorumlu olan İlaç Değerlendirme ve Araştırma Merkezi'ni yöneterek geçirdi. Woodcock, merkezin ilaç değerlendirme sürecini modernleştirmeye yardımcı oldu ve gelişmiş klinik deneme tasarımlarını ve karmaşık tanı testleriyle birleştirilen ilaç onayına giden yolları başlattı. Ayrıca, onay sürecinde hastalar ve savunucuları için daha büyük bir rolün geliştirilmesini denetledi. Ocak ayında, Joe Biden'in onu komiser olarak kalması için aday gösterebileceği yönünde spekülasyonlar yapıldı.


Bununla birlikte, haziran ayına kadar, bu ihtimal, FDA'nın Alzheimer hastalığının tedavisi için "Aducanumab" ilacını onaylama konusundaki tartışmalı bir kararından sonra azaldı. Biogen tarafından Cambridge, Massachusetts'te geliştirilen ilacın, hastalığı olan kişilerin beyinlerindeki karışık "amiloid-β" proteinlerini azalttığı gösterilmişti. Ancak bilişsel işlevi veya semptomları iyileştirmediği görülüyordu. Gıda ve İlaç İdaresi dış danışmanlarından oluşan bir panel bu onaylamaya karşı oy kullandı, ancak ajans bu tavsiyeyi görmezden gelmek için alışılmadık bir karar verdi. Washington DC'deki tüketici savunuculuğu grubu Public Citizen'in Sağlık Araştırmaları Direktörü Michael Carome, bunun çok önemli bir an olduğunu söyledi. Ajans, insanlara yardım ettiğine dair sağlam kanıtlar olmadan milyonlarca kişi tarafından alınabilecek bir ilacı onaylamıştı. Carome, "Ajansın şimdiye kadar aldığı en kötü kararlardan biriydi." dedi.


Woodcock bu makale için yorum yapmaktan kaçındı, ancak bir FDA sözcüsü "Aducanumab" onayına dahil olmadığını söyledi. Öyle olsa bile, ajansın başkan vekili olarak, "Bazı sorumluluklar taşıyordu." dedi Boston, Massachusetts'teki Harvard Tıp Okulu'nda uyuşturucu düzenlemesini de inceleyen bir doktor olan Aaron Kesselheim. Kesselheim FDA danışma panelinde görev yaptı ve diğer iki kişiyle birlikte kararı protesto etmek için istifa etti. Woodcock uzun zamandır endüstri ve FDA arasında yakın bir ilişki kurmayı savunarak bazı tüketici grupları ve akademik bilim insanları arasında endişeleri artırdı.


Ajans, Beyaz Saray'ın ülkenin yakında COVID-19 için güçlendirici dozlar uygulayacağını duyurduğu yaz aylarında daha fazla tartışmayla karşı karşıya kaldı. Gıda ve İlaç İdaresi henüz güçlendiriciler hakkında bir karar vermemişti ve Biden'in duyurusu sadece erken değil, aynı zamanda karar vermenin merkezine bilim ve kanıt koyma vaadine de aykırı görüldü. Woodcock, diğer birçok ABD kamu sağlık görevlileri ile birlikte, planı onayladı ama düzenleyici onayına tabi olduğunu söyledi. Bu FDA'da bir rahatsızlığa neden oldu ve iki önemli aşı değerlendiricisi protesto etmek için istifa etti.


Kasım ayında Biden, eski bir FDA komiseri olan Kardiyolog Robert Califf'i ajansa liderlik etmesi için aday gösterdi. "Ancak Woodcock'un mirası, FDA'nın dümenindeki yılının ötesine geçecek." dedi Kesselheim. Ardından şu sözleri paylaştı:


"FDA'nın çoğu zaman doğru kararı verdiğini ve dünya çapında ilaç düzenlemesi için altın bir standart olarak hizmet etmeye devam ettiğini düşünüyorum."


Kaynaklar ve İleri Okuma

Comments


bottom of page