top of page
Ara
Yazarın fotoğrafıNigar Altınoğlu

Pityriasis Rosea (Gül Hastalığı)


Pityriasis Rosea ya da halk arasında bilinen adıyla Gül Hastalığı bir deri hastalığıdır. Çene, yanak, burun, alın gibi yerlerde görülür. Ciltte görülen iltihaplı kızarıklıklar, sivilceye benzeyen kabartılar, ateş basma ve telenjektazi (yüzeysel damar genişlemeleri) hastalığın başlıca belirtileri arasındadır. Belirtiler genellikle yüz bölgesinde ortaya çıksa da hastalığın vücudun farklı bölgelerinde de ortaya çıktığı görülebilmektedir.


Hastalığın nedeni tam olarak bilinmese de uzun bir tedavi süreciyle ortadan kalkabilir. Hastalık başlangıçta sivilceye benzeyen bir doku ile ortaya çıkar. Bu doku daha sonrasında döküntü haline dönüşür ve kırmızı halkalar halinde şekil alır. Yaklaşık 2 hafta içerisinde tüm gövdeye, kol ve bacaklara yayılabilir. Döküntüler birkaç hafta veya yıl sürebilir.


Hastalığın her yaşta görülme ihtimali vardır. Fakat sıklıkla 10-30’lu yaşlar arasında görülür. Kadınlarda görülme oranı erkeklerde görülme oranından daha fazladır. Ancak erkekler kadınlara göre bu hastalığı daha ağır atlatır. Hastalığın geçiş süresi vücuttan vücuda göre değişir.


Hastalığın belirtilerine göre farklı tipleri vardır;

  • Damar genişlemesi şeklinde görülenlere eritematotelenjiektazik rozase

  • Akne benzeri şeklinde olanlara rohafzase fulminas

  • Kızarıklık ve ödem şeklinde olanlar ise ödematöz rozase denir.


Hastalık; vücudumuzda t bölgesinin aşırı duyarlı olması nedeniyle özellikle burun ve çevresinde ortaya çıkar. Aşırı sıcak, soğuk, güneş ışınları, genetik etkenler, sıcak su banyoları, alkol, kafeinli içecekler, sindirim sistemindeki bozukluklar ve günlük hayatta içinde bulunulan stres gül hastalığını ortaya çıkarabilir.


Hastalığın belirtileri başladığında çeşitli nemlendiriciler ve koruyucular ile kızarıklıklar giderilmeye çalışılır. Hastalığın ilk aşamalarında bu tedavi işe yarasa da ilerleyen süreçte kızarıklıklar kalıcı olmaya başlayabilir. Ve kullanılan nemlendiriciler işlevini yitirir. Bununla birlikte hassasiyet artmaya başlar. Gün geçtikçe hastalık yayılmaya iltihaplı bölgeler yüzdeki farklı bölgeleri sarmaya başlar. Saç diplerinde yayılma ve burunda büyüme görülebilir. Hastalığın hafif seyrinde cilt kurur ve soyulur, ağır seyrinde ise karaciğer hastalığı ve vücutta kolesterol denge bozuklukları olur.


Hastalığın tedavi süresince cilde duş sırasında kese uygulanmaz ve pamuklu olmayan kaşıntıyı arttıracak ya da tahriş edecek kıyafetler giyilmez. Hastalığı tetikleyebilecek etkenlerden uzak durulur. Düzenli güneş koruyucu kullanımının önemi büyüktür. Hastalığın ileri aşamasında ağrı ve iltihaplanmaların çoğalmasıyla ağrı kesici veya antibiyotikler uzman doktor kontrolünde kullanılmalıdır. Hastalık seyrinin azalmasıyla antibiyotik tedavisine son verilir ve krem tedavisinde devam edilir. Çok şiddetli Rosea hastaları; 13-cis-retinoic acid tedavisini kullanmak zorunda kalabilirler. Ancak bu tedavi yönteminin çok önemli yan etkileri bulunmaktadır. En sık görülen yan etkiler; deride kuruluk, hassasiyet, mukozalarda kuruma, kaşıntı, dermatit, kas ağrısı, karaciğer testlerinde bozulma, kan kolesterol ve trigliserid düzeylerinde artış olarak sıralanabilir. Hamilelerde sakat doğuma neden olduğu için kullanılmaması gerekmektedir. Gül hastalığında ortaya çıkan kızarıklıkları ve sıcaklığı önlemek için hipotansif ilaçlar da kullanılır. Tedavide için lazer tedavisi alternatif tedavi olarak uygulanabilmektedir. Rosea sık görülen bir deri hastalığı olduğu için seçeneklerin fazlalığı karışıklığa yol açabilmektedir. Hastaya özel kişisel tedavi uygulanmalıdır.


Kaynaklar ve İleri Okuma

Yorumlar


bottom of page